bridget jones

  1. İçimizdeki bridget joneslar

    aslında hepimiz böyle başlıyoruz iş hayatına galiba... hem işimizde başarılı olacağız hem de güzel bir yuvamız olacak. bir koca bulacağız en havalı ve en ilgilisinden, sonra ondan bir bebek yapacağız ve mümkünse en iyi şekilde yetiştirip bu toplumdaki hataları ondan başlayarak değiştireceğiz. sonra işimizde de çok başarılı olacak, yükselecek, parmakla gösterilen kadınlar olacağız....

    dengeyi tam nerede kaybettiğimizi inanın ben de bilmiyorum. kadın olmak zor zenaat, içimizde insanlığa dair tüm duyguları barındırıyor ve bir yerlerde galiba karışıyoruz. evimizde düzen kurmaya çabalarken işimizi, işimizde iktidar sahibi olmak adına da asli görevlerimizi unutuyoruz. ama sanırım her iki durumda da ortak duygu ki bu duygu aslında bizi karıştıran; “hırs”. erkek egemen bir toplumda yaşıyoruz ve varlığımızı mümkün olan her yerde, hemcinslerimize karşı bile kanıtlamaya çabalıyoruz. “en güzel olmak, “ en başarılı olmak”, her konuda “en” olmak gibi takıntılarımız var ve inanın erkeklerden çok daha acımasızız bu anlarda...

    Üniversite öğrencileri ile yaptığım konuşmalarda özellikle bayanlarda eskiye oranla evlilik isteğinin bittiğini görüyorum. herkesin varsa yoksa aklında kariyer yapmak var. en evliliğe yakın olanlar bile, “Önce işim” diyorlar. sevgilileri var ama hepsi evlilikten uzak durmaya, mümkünse birlikte yaşamaya niyetliler. birlikte yaşamanın evlilikten ne farkı vardır ben bunu da pek anlayabilmiş değilim ama *.

    sonra zaman geçiyor, galiba en önemli kırılım anı da burası. zaman ilerliyor, bizler yaşlanıyoruz, odaklandığımız konular her ne kadar “bize” ait, “bize dair” gibi gözükse de aslında kadınlığa ve huzura dair içlerinde bence bizi özde çokta tatmin eden birşey yok. bunu yaş kemale ermeye başladığında anlıyoruz da geç oluyor. ateşli günlerimizde içimizde dünyayı alt edeceğini sanan bir zeyna ile dolaşıyor, herşeyimizi buna göre yaşıyor, aslında özde istediğimiz yuva kurma, çocuk doğurma heveslerimizi arka plana atıyoruz. Çünkü trend pek bu yönde değil. “benim pek evlenesim var!” ı yüksek sesle söyleyebilen az kişi kaldı. hatta birlikte olduğumuz insana bile evliliğe dair en feminist cevaplarımızı veriyoruz ki aman bizi koca peşinde birisi sanmasın diye. ama baktığınızda aslında bu o kadar doğal birşey ki, kadınız ayol biz, tabii ki biryerlerde koca peşinde olacağız. ben tek başıma yapamıyorum henüz çocuk. hayır bir yöntem bulunursa ok, o zaman bakarız ama benim hem sevgiye hem bir çocuğa hem de bir aileye ihtiyacım var. bu da tek başına olmuyor.

    “sen çok mu farklısın?” diyebilirsiniz, hatta deyin; çünkü bu yazıyı yazarken aslında kendi içimdeki zeyna’ya laf anlatmaya çabalıyorum. hayatımı işim üzerine kuruyorum, haftasonları dahil hatta elimde olsa günde 20 saat burada çalışabilirim. neden; çünkü gözüm pek bir yükseklerde. ama bakıyorum, bir haftasonu geçiyor ve ben aslında kendim için hiçbirşey yapmamışım, arkadaşlarım beni yolda görseler tanımayacaklar, yaşım geçiyor, arkadaşlarımın çocukları var, ben; “ay şekerim, çocuk, evlilik filan zor işler, ben önce şu işte bir kendimi tatmin edeyim.” diyorum. ama yatağa tek başıma yattığımda da, uyuyamıyorum... ben de sevgilime aynı mavalları okuyorum, ama yalnız kaldığımda “acaba evlilik hakkında ne düşünüyor?” diye kendime sorduğumu fark ediyorum. arkadaşlarımın çocuklarını seviyorum, kendi çocuğum için planlar yapıyorum....

    son söz mü? Özetlemek gerekirse; aslında sentez bir yaşam benimsememiz gerekirken; yani çocuk da yaparım kariyer de dememiz gerekirken; biz sadece bir konuya çok fazla odaklanıp “kadın” oluşumuzu sürekli arka plana itiyor ve “erkek” olmaya çabalıyoruz. oysa bazen korunmak da eğlencelidir, geri planda kalmak da, geleneklere uyum sağlamak da....

    ben 35 yaşıma geldiğimde işkolik olmuş, çocuk yapacak adam arayan, ama sevmeyi de unutmuş bir kadına dönüşmek istemiyorum.

    (demonia 22.05.2007 12:27)


Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.